DEVAM: 177-178.
Teşehhüdle İlgili Hadisler
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ دَاوُدَ
بْنِ سُفْيَانَ
حَدَّثَنَا
يَحْيَى بْنُ
حَسَّانَ
حَدَّثَنَا
سُلَيْمَانُ
بْنُ مُوسَى
أَبُو
دَاوُدَ
حَدَّثَنَا
جَعْفَرُ بْنُ
سَعْدِ بْنِ
سَمُرَةَ
بْنِ
جُنْدُبٍ حَدَّثَنِي
خُبَيْبُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
بْنِ سَمُرَةَ
عَنْ أَبِيهِ
سُلَيْمَانَ
بْنِ سَمُرَةَ
عَنْ
سَمُرَةَ
بْنِ
جُنْدُبٍ
أَمَّا
بَعْدُ
أَمَرَنَا
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِذَا كَانَ
فِي وَسَطِ الصَّلَاةِ
أَوْ حِينَ
انْقِضَائِهَا
فَابْدَءُوا
قَبْلَ
التَّسْلِيمِ
فَقُولُوا التَّحِيَّاتُ
الطَّيِّبَاتُ
وَالصَّلَوَاتُ
وَالْمُلْكُ
لِلَّهِ
ثُمَّ
سَلِّمُوا عَلَى
الْيَمِينِ
ثُمَّ
سَلِّمُوا
عَلَى قَارِئِكُمْ
وَعَلَى
أَنْفُسِكُمْ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
سُلَيْمَانُ
بْنُ مُوسَى
كُوفِيُّ
الْأَصْلِ
كَانَ بِدِمَشْقَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
دَلَّتْ هَذِهِ
الصَّحِيفَةُ
عَلَى أَنَّ
الْحَسَنَ سَمِعَ
مِنْ
سَمُرَةَ
Semure b. Cündüb (r.a.)
(oğluna yazdığı bir mektupta) şöyle demiştir: "İmdi, Resûlullah (s.a.v.)
bize "(namaz kılan) namazın ilk ka'desinde veya sonunda olduğu zaman
demeden Önce = (Bütün selamlar, güzel
sözler, ibâdetler ve mülk Allah'ındır) deyiniz. Sonra, sağınıza, imamınıza ve
birbirinize selâm veriniz" diye emretti.
Ebu Davud dediki:
Süleyman b. Musa aslen Kufelidir, fakat Dimeşk'te (kalır) idi. Ebû Davud
dediki: Bu mektup Hasan’ (el-Basri’n) in, Semure ile görüşüp ondan hadis
aldığına delildir.
AÇIKLAMA:
Bu rivayet, ifadesinden
anlaşıldığına göre, bir mektuptan alınmıştır. Bu mektup "muhailelerde
mescit! İnşası bahsinde geçen (salat 13, Hadis no, 456) Semure'nin oğluna
yazdığı mektuptur. Yani Semure, oğluna bir mektup yazmış ve Resûlullah'tan
duyduğu bazı şeyleri bildirmiştir. Buraya alınan bölüm, mektubun bu konu ile
ilgili kısmıdır. Mektuptaki ifâdelerden de anlıyoruz ki,Semure'nin haber
verdiği teşehhüd, İbn Mes'ud ve İbn Abbas'uı haber verdiklerimde farklıdır.
Ayııca bu haberden namazı bitiren kimsenin imama da selâm vermesi gerektiği
anlaşılmaktadır. Bu, muktedi sağma ve soluna selam verdikten sonra,limanıa da
selam verecektir" diyen Mâlikîlerin görüşlerinin delillerindendir.
Cemaatin biribirlerine selâm vermesinden maksat, sola selâm vermektir. Bu, sağa
verilen selâmın iadesi durumundadır. Zaten Hz. Nebi "Sağa seîâm
verini/" dedikten sonra, solu anmamış, ''imamınıza ve birbirinize"
buyurmuştur. Bu cemaatin biribirine selâm vermelerinden maksadın, sola selâm
vermek olduğunu gösterir.
Ayrıca imama selâm
vermeye lüzum görmeyenler, cümlenin başındaki 'nin hüküm yönünden terâhi ifâde
etmediğini söylerler. Çünkü imam, ya muktedinin tam önünde ya sağında veya
solunda olabilir. Eğer önünde ise, sağa ve sola verilen selamlar aynı zamanda
imama verilmiş sayılır. Sağında ise sağa verilen, solunda ise, sola verilen
selâm imama verilmiş demektir.
Ebü Davud'un rivayetin
sonuna ilave ettiği "bu mektup, Hasen'in Semure ile görüştüğüne
delildir" tarzındaki ifade, Hasan el-Basrî'nin Semure ile görüşmediğini
söyleyenlere cevaptır. Zira Hasan el-Basrî ile Süleyman b. Semure aym
devirlerde yaşamışlardır. Her ikisi de 3. tabakadandır. Süleyman babası ile
görüşüp ondan hadis rivayet ettiğine göre, Hasen'in görüşmüş olması da pekâlâ
mümkündür.